top of page
Çalışma Yüzeyi 1_300x.png
SANAT (2).png

SANATIN İKLİMİ - EMEK YILMAZ SANCAR İLE RÖPORTAJ

Gelecek için Müzeler topluluğunun Türkiye organizasyonunu kuran ve koordinasyonuna devam eden Emek Yılmaz Sancar ile müzelerin iklim kriziyle ilişkisi üzerine, aşağıdaki röportajı gerçekleştirdik. Değerli yanıtları çok teşekkür ederiz.

MuseumsForFuture_Logo_Türkiye_2022_CMYK.jpg
image_123650291.JPG

04.12.2023 / İklimler Güzeldir

1/"Museums For Future"(MFF- Gelecek için Müzeler)sade vatandaşın ilk etapta iklimle bağdaştıramayacağı bir oluşum. İnsanlık olarak bir yanımız konuya hâkimiyetten uzak iken, bir yanımız da her disiplini iklim açısından ele alıyor. Bu yeni sular hem tedirgin edici hem de yaratıcılığa oldukça açık. Siz bu ilham verici yolculuğa nasıl başladınız ve nerelere ulaştınız?

Öncelikle, İklimler Güzeldir ’de bizi  ağırladığınız için çok teşekkür ederiz.

 

Evet, MFF Türkiye ayağını kurduğumda ilk katılan arkadaşlar iklim aktivisti genç arkadaşlardı. Onlardan biri sormuştu “iklim değişimi ve müzeler ne alaka?” diye. Güzel bir soruydu. Müzeler geçmişi geleceğe taşıyan kültür kurumları, sosyal arena, kamusal alan olarak önemli bir role sahip. İklim krizi aşırı yağmurlar, güneş ışınları, aşırı sıcaklar, rüzgarlar ile kültür mirası varlıklarımızı tehdit ediyor, onların maruz kaldığı bu olaylar yapıların dejenere olmasına ve ömrünün kısalmasına sebep oluyor. Bu aşırılıklar tarihi eserlerin, ahşap, taş, beton gibi binaların iç ve dış cephe olarak etkilenmesine, aşınmasına, yeşillenmesine, ısı, nem derecelerinin değişimiyle çürümesine veya haşerelenmesine sebep oluyor. Çoğunlukla tarihi binalar içinde yer alan müzeler, bir restorasyon sonucu müze haline geliyor… ancak bu değişimlerden bina yapısal anlamda etkilenirken, örneğin bir sanat müzesinde resimler nemden, değişen sıcaklıklardan etkileniyor. Korunması için sabit bir ısı ve nem düzeyi sağlanması gerekiyor ve bunun için de enerji tüketimi, depolarda ve sergi alanlarında iklimlendirme yapılması, sergi alanlarının uygun aydınlatılması, gibi gereklilikler ortaya çıkıyor. Yani enerji tüketimi demek. Bu sebeple de müzelerin hem işletme olarak,yapısal değişikliklere (yenilenebilir enerji kullanımı gibi)gitmesi, hem de ziyaretçi kitlesi ile iletişimini güçlendirerek farkındalık artırıcı çalışmalarla iklim krizine karşı mücadele etmesi, kendi mesleki sorumluluğu da aynı zamanda.Aslında kültür sektöründe yapılan araştırmada, en fazla karbon ayakizi bırakan kurumlar arasında galeriler ve müzeler bulunuyor. Bu yüzden de müzelerin iklim krizine karşı mücadelede almaları gereken birçok aksiyon var.


Benim hikayeme gelince, 2019 yılı sonuydu, NEMO’nun (Avrupa Müzeler Ağı- Network of European Museum Organisations) bir haber bülteniyle Museums for Future hareketi ile tanıştım. Bülteni gördüğümde iklim krizine karşı mücadelede müzelerin protestoculara yapabileceği destekten söz eden 10 öneri vardı. Tabii protestocuları müzelerinize davet edin yazısını görünce biraz çekindim. Şahsen çok isterdim protestocuları o zaman çalıştığım müzede görmeyi... ama işin içine girince çekinecek bir radikallik olmadığını ve aksine çok da yapıcı bir hareket olduğunu gördüm.

 

Sosyal medya üzerinden 2020 yılı 14 Şubat Sevgililer Günü için bir eylem çağrısı oldu. #objectsoflove başlığında ve Türkçeye #sevdiğimizeserler diye çevirip, bu online eyleme katıldık. Kendi müzemizde gösterilen bir eseri iklim krizinin daha da kötüleşmesi karşısında nelere maruz kalacağını ve neyi kaybedebileceğimizi gösteren öngörüleri yazıp paylaştık. Fakat sonra pandemi araya girince hayat sessizleşti, pasifleşti. MFF sosyal medya hesaplarında 2021 Mayıs ayında Almanya ayağının kurulmasıyla hareketlenme gördüm ve ben de Türkiye ayağı var mıdır diye kendilerine ulaştım. Onlar da olmadığını ve benim kurmak isteyip istemediğimi sordular. Tabii çok heyecanlı bir girişimdi benim için ve uluslararası ekibin büyük desteği ve teşvikiyle 2021 Ekim ayında MFF-Türkiye ayağını kurdum. Türkiye’den Fridays for Future Türkiye, Youth for Climate Türkiye gibi genç iklim aktivisti grupların, kültürel miras alanında çalışan akademisyenlerin ve uzmanların desteğiyle bu kuruluşu duyurmaya çalıştık. Yine ilk katılan iklim aktivistlerinin önerisiyle Türkçe instagram hesabımızı (@museumsforfuture_turkiye) kurduk, ama her Çarşamba MFF Uluslararası hesapta (@museumsforfuture) paylaşımlar yapmaya devam ediyoruz.

2/ Avrupa Müzeler Ağı NEMO' nun yakın geçmişte İklim Krizinde Müzeler isimli bir araştırma ve öneriler raporu var. Bu raporda Avrupa'daki her on müzeden sadece birinde iklim değişikliği riskleri, uyum süreci ve azaltım hedefleri konusunda eylemde bulunulduğu gözüküyor. Yani yapılacak çok şey var. Museums For Future müzelere nasıl iklim dostu olunabileceği konusunda mini bir rehber sunuyor. Bu oluşuma üye müzeler var mı? Türkiye'de durum nedir?

 

NEMO’nun bu raporu MFF-Türkiye olarak bizim için ayrıca önemli. Paylaşmadan geçemeyeceğim, MFF-Türkiye olarak ben tek başıma başladım ama bu oluşuma Türkiye’de ihtiyaç varmış ki bir yıl içinde arttı. Çoğu müze çalışanları ama konuyla profesyonel anlamda bağı olmayan, gönüllü kültür mirası ve iklim dostu aktivistlerle birlikte MFF hareketini ülkemizde daha ileri bir düzeye taşımaya çalışıyoruz. Bu çalışmaların NEMO tarafından görülmesi ve raporda “hızla büyüyen ulusal yerel ayak, küçük ölçekli iş birliğinin ve bireysel düzeyde ağ kurma fırsatının harika bir örneği. Müze profesyonellerinin bilgi paylaşmaya ve sektörlerinin etkisini şekillendirmeye başlamak için kurumsallaşmış ortamları beklemeleri gerekmez” diye özel bir yer ayrılması bize büyük motivasyon kaynağı olurken, bizim bilinirliğimize ve görünürlüğümüze de katkı sağladı.

 

Ek olarak, NEMO’nun yıllık düzenlediği konferansın konusu bu yıl “and... Action!: Museums in the climate crisis” idi ve MFF-Türkiye davet edilen bir hareket oldu. Bu da yine MFF-Türkiye’nin doğru yolda ilerlediğinin göstergelerinden biri diye düşünüyorum. Bu birleşme 300 üzerinde müze veya müzelerle çalışanları bir araya getirdi. Yapılan atölye çalışmaları, sunumlar, paneller çok ilham vericiydi ve Avrupa içinde ülkelerin ve müzelerin karbon ayak izlerini düşürmek için ne kadar yol aldıklarını veya neden alamadıklarını birbirleriyle paylaştıkları bir ortam oldu. Konferansın düzenlendiği Finlandiya’nın Lahti şehri 2025 yılında karbon-nötr olacağını duyurdu. İnanabiliyor musunuz? İki yıl sonra!!

İlham alınacak çok şey vardı. Sergi malzemelerinin tekrar kullanımı, geri-dönüşüm materyali olmasına dikkat etmeleri, kafelerinde bitki-bazlı yiyeceklere yer vermeleri, ulaşım konusunda toplu ulaşımı tercih etmeleri vs hepsi bilinçli kararlar. Ki oralarda araç ve yakıt fiyatları birim olarak karşılaştırıldığında buradaki gibi yüksek değil. Ucuz ve/veya bütçelerine uygun olmasına rağmen kullanmamayı tercih ediyorlar. Sürdürülebilirlik konusunda çalışan, ki bunun içine kapsayıcılık, erişim, eşitlik ve çeşitlilik de dahil olarak, uzmanlarla bir araya gelip kendi yollarını profesyonelce ve konuyu ciddiye alarak çiziyorlar ve ilerliyorlar.

 

NEMO ağına üye Türkiye’den üç kurum var: Müze Gazhane, Bursa Büyükşehir Belediyesi Müzeler Şube Müdürlüğü ve bir de Gaziantep Büyükşehir Belediyesi. Deprem sonrasında NEMO genel sekreteri de Gaziantep’e gidip konuya dair çalışma yapmış. İşini böyle ciddiye alan bir kuruma Türkiye’den daha fazla katılım olmalı diye düşünüyorum.

 

MFF-Türkiye’ye üye olan ise kurumsal anlamda bir ziyaretçi merkezi, yakında bu birlikteliği sosyal medyadan da duyuracağız. Bizi takip edin lütfen! İlk olması hususunda çok heyecanlıyız. Dijital varlığı olan yerler de iletişime geçiyor bizimle ve dijital ayak izi konusunda biraz daha bilgilenmek gerekiyor. Sonuç olarak her şey yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüp geliyor. Türkiye COP’28’de kömürden ayrılmayan sekiz ülkeden biri olarak bu konuda çok yavaş hareket ediyor. Paris İklim Anlaşmasına imza atmış bir ülke olarak biz de merak ediyoruz, endüstriyel bazda bir eylem planı olmadan, sadece sıfır atık kültürünü yaymaya çalışarak (ki bunu kesinlikle küçümsemiyoruz ama yetersiz buluyoruz) Türkiye 2035 yılında nasıl karbon-sıfır olacak? Biz de Kültür Bakanlığına bir soru yönelttik CİMER üzerinden, ve sanırım 2 ay geçti üstünden ve bir cevap alamadık. Sorumuz kısaca şöyleydi: devlet müzelerinde, ören yerlerinde iklim krizine karşı kültür varlıklarını korumak için herhangi bir adım atıldı mı? Bu adımda sivil toplum kuruluşları ile bir çalışmanız var mı? Kimler bu çalışmada yer alıyor?

 

Bizler bireysel müzeler ve kültürel miras konusunda kafa yoran, düşünen, tartışan, araştıran, harekete geçen ve geçmek/geçirmek için çalışmalar yapan kişiler olarak elimizde hazır taslakla bu çalışmaya katkı sunabileceğimizi tekrar paylaşmak istiyoruz. 

 

3/ Müzelerin kendisi iklim değişikliğine adaptasyon sürecine hazırlanırken, bir yandan da sanatın iklim krizi üzerine söyleyecekleri için mekan da sağlıyor. Bu yanı da çok değerli. Hatta sadece iklim üzerine çalışan müzeler bile var. Bize ulusal ve uluslararası müze ve sergi örnekleri verebilir misiniz? 

 

Müzeler duygusal ve akla yönelik deneyimlerin bir arada inşa edildiği, deneyimlendiği yerler. Bu yüzden müzeler hem tasarımı, hikayesiyle hem de deneyimi yaşayan ziyaretçi, kullanıcı olarak, sanatın ve bilimin her alanında olduğu gibi karşılıklı etkileşim halinde gelişen bir süreci kuruyor. Dünyada binlerce müze var ve hepsinin ziyaretçisi toplamda milyarları buluyor. Türkiye sadece 500’e yakın müzeye sahip ve yaklaşık 15-20 milyon arası ziyaretçisi var. Dünyada iklim krizi üzerine çalışan çok müze ve çok sergi var. Her müze kendi teması etrafında iklim kriziyle bir bağ kurabilir. İklim krizinden kendi eserleri nasıl etkilenecek bunun anlatımını yapabilir, farkındalık yaratabilir ama ben müsadenizle başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum.

 

Dortmund’ta DASA Working World (Çalışan Dünya diyebiliriz belki) müzesi (bir de ödül veriyor bu müze Avrupa Müze Akademisi iş birliğinde) Fridays For Future hareketinin Almanya yerel ayağıyla birlikte bir sergi düzenlemiş. İklim krizinin ne olduğunu bilimsel anlatımıyla sunarken serginin içine yerleştirilen protesto malzemeleriyle meraklı kişiyi içine çekiyor. Biz de bir For Future (Gelecek için) hareketi olarak müzelerin kapılarını protestoculara açmalarını öneriyoruz: planlı, sorumluluk bilinciyle ama aciliyetini de vurgulayan bir sergi planlanabilir. Gençlerin endişelerini paylaştıkları paylaşımlara alan açabilir müzeler. Çocuk meclisleri düzenlenebilir. Yine Norveç’te bir müze direktörü gençlerle bir araya gelip onları dinlediklerini belirtti, bu endişelerin yetişkinler tarafından dinlenmesi ve anlaşılıp harekete geçilmesinin çok değerli bir iş birliğine yol açtığını paylaştı. Belçika’da Avrupa Tarihi Müzesi eğitim sorumlusu yine aynı şekilde Firdays For Future Belçika ile yaptığı bir örnekten bahsetti ve iklim hareketi gruplarıyla müzelerin bir araya gelmelerinin bu anlamdaki önemine vurgu yaptı. Yani farkındalık artırmak, birlik olmak, değişimin önerisini yaparken, adımları somutlaştırmak ve harekete geçmek... Sesimizi çoğaltmak, gücümüzü birleştirmek sesimizi duyurmak, kamuoyu oluşturmak ve poltika yapıcılara varlığımızı göstermek, dikkate almalarını sağlamak ve değişimi tepeden de başlatmayı hedefliyoruz. Londra’dan Doğal Tarih Müzesi gezegen için acil durum ilan etti ve müzelerin sadece bilgi paylaşan yerler olmaktan daha ileri gitmeleri gerektiğini ve gençlerin çözümün parçası olacak araçlara sahip olmaları için bir güç kaynağı olmayı hedeflediğini belirtti. Sonuç olarak müze, yeni nesil iklim savunucuları yetiştirmeyi umuyor.

 

Bu yüzden ben burada okuyucuların MFF sosyal medya hesaplarını (Türkiye ve Uluslararası) takip etmelerini önereceğim. Küresel iklim grevi günlerine özel yaptığımız eylem çağrılarına müze veya galeri çalışanlarının, sanatçıların, öğrencilerin, aktivistlerin bireysel veya kurumsal olarak katılmalarını çok isteriz. Zaman zaman yaptığımız diğer çağrılarda da bize farkındalık yaratmak için kendi çalışmalarını ve önerilerini sunmalarını tavsiye ederim.

 

4/ Türkiye'de iklim değişikliği için adım atan müzeler var mı? Sizin bu konuda nasıl bir ağınız var? Son söz, iklim değişikliği alanında çalışan sanatçılar için bir müze organizasyonu var mıdır?

 

Benim aklıma ilk Eskişehir Odunpazarı Modern Müze (OMM) geliyor. Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi geliyor. İklim krizi üzerine bütünsel olarak yapısal, işletme geçişlerini tamamlamamış ama adım adım çalışmalar yapan müzeler ve ören yerleri de var. Müzelerde sergi kurulumları ve hareketliliği sağlamak için de yenilerinin yapılması malzeme kullanımının yoğun yapıldığı alanlardan biri. Ziyaretçi sayısı her geçen gün artsın isteyen müzeler bu şekilde karbon ayak izlerini de artırıyorlar. Kamu galerilerine yönelik yapılan çalışmada ziyaretçisiz 18 milyon ton karbon salımı yapılırken, ziyaretçi dahil edildiğinde 70 milyon tona yükseliyor. Bence ziyaretçi müzeden ne kadar sorumlu ve sürdürülebilir işler yapmasını talep etme hakkına sahip olduğu kadar, müzeler de ziyaretçilerden sorumlu hareket etme çağrısı yapma hakkına sahip oluyorlar. Gezegenimiz yanmaktayken en önemli katkılardan biri de davranış değişikliği olup, kendi araçlarımızı kullanmaktansa toplu ulaşıma yönelmemiz olacaktır. Bu durumda, belediyelerin daha kaliteli ulaşım araçları sunmalarını talep etmek de bizim hakkımız oluyor.

Bizler, iklim grevi hareketini destekleyen, müzeler, kültür kuruluşları ve çalışanlarından, müzebilimcilerden, öğrencilerden ve gönüllülerden oluşan küresel bir ağız.Paris iklim anlaşmasının küresel ortalama sıcaklık artışını +1,5 derecenin altında tutmayı hedefliyoruz. Ortak amacı, sadece şimdiki değil gelecek nesiller için de küresel iklim adaletini desteklemek olan bir birliğiz.Bu doğrultuda da bilimi rehber alıyoruz. MFF-Türkiye’ye katılın, üye olmak için gerekli şartlarımız, ki tamamen gönüllülük üzerine bir üyelik bu, bildiriye ortak olmak, fosil yakıta dayalı finansal sponsorluklardan uzak durmak, reddedebilmek, harekete geçmek ve karbon ayak izimizi düşürürken el izimizi (handprint) artırmak. Yani karbon ayak izini düşürmeye yönelik adımları artırmak.

Son olarak, okuyucuları websitemizi (museumsforfuture.org) incelemeye, bildirimizi okumaya ve son kez bizi sosyal medya hesaplarımızından takip etmeye davet etmek istiyorum. Gelin sesinizi sesimize katın, dünyada görmek istediğiniz değişimin parçası olun!

Emek Yılmaz Sancar

Telefon

0 216 906 0315

Email 

Sosyal Medya

  • Spotify
  • LinkedIn
  • Instagram
bottom of page