top of page
Çalışma Yüzeyi 1_300x.png
Post 32.1.png

Yine mevsim normallerinin üzerinde geçirdiğimiz bir Ağustos ayındayız. Aşırı sıcaklar ve aşırı yağışlar hayatımızın bir rutini haline geldi diyebiliriz. Terimsel olarak bahsetmek gerekirse aşırı iklim olayları aldı başını gitti. Ülkelerin karnesi aşırılıklarla doldu. Artık iklim değişikliğini hissetmeyen kalmadığına göre, yeni normallere alışmak, buna uyum sağlayarak dayanıklı hale gelmek elzem değil mi?

Bir yandan küresel ısınma tetikleyicileriyle mücadele ederken, bir yandan da insanlık olarak mevcut duruma nasıl adapte olacağımızın araştırmalarını yapıyoruz. Uyum sürecine dair konuları araştırırken ilk aklımıza gelen başlıklardan birisi, bitkilerin iklim değişikliğine dair direnciydi. Literatür çalışması yaparken ülkemizden ve dünyadan çok güzel haberlere rastladık, hem şaşırdık hem heyecanlandık. 

Örneğin Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Steven Footitt ve ekibi, bitki tohumlarındaki uyku halinin gen araştırmalarını yaparak, iklim değişikliğine uyum sağlayabilecek akıllı bitkilerin üretilmesi için çalışıyor. Yani seçilen dirençli bitkinin, iklim koşulları uygun hale gelene kadar tohumun çimlenmesini engelleyen genlerini tespit edip,  haritalandırılmasını yapıyorlar. Bu gıda güvenliği için çok önemli ve güzel bir gelişme!

Diğer bir haberde, tarih boyunca insanların altı binin üzerinde farklı bitki türü yetiştirdiğini söylüyor. Ancak zaman içinde çiftçiler pirinç, buğday ve mısır gibi en yüksek verime sahip olan ürünlere yönelmiş. (bu üç ürün, dünyadaki kalorinin neredeyse yarısını sağlıyor) Az sayıda ürüne olan bu bağımlılık, tarımı zararlılara, bitki kaynaklı hastalıklara ve toprak erozyonuna karşı savunmasız hale getirmesiyle birlikte çiftçiler  eski mahsulleri yeniden keşfetmeye ve kuraklık veya salgın hastalıklar karşısında daha dayanıklı olabilecek ve aynı zamanda önemli besin maddeleri sunabilecek yeni ürünlere yönelmeye başlamış. Keşfedilecek o kadar büyük bir bitki havuzu var ki!

Bölgesel projelere göz gezdirdiğimizde, iklim adaptasyonunda yerel şartlara göre uygulama yapmanın çok önemli olduğunu gördük.  O bölgenin toprak yapısı, biyolojik çeşitliliği, mevcut su kaynakları ve en önemlisi iklim koşulları her uygulama projesinin kendi özelinde ele alınması gerektiğini gösteriyor. Örneğin Erzurum’da tohumların soğuğa dayanıklılığı araştırılırken, Konya’da kuraklığa dayanıklılık gösteren yerel bitkiler üzerine projeler hazırlanıyor. 

Kısa vadede su ihtiyacı az olan bitkilerin ekiminin yaygınlaştırılması için havza bazlı üretim modelinin yaygınlaştırılmasının sağlanması uzun vadede de kuraklığa ve soğuğa toleranslı tohum çeşitlerinin geliştirilmesi ve hastalıklara dayanıklı çeşitlerinin kullanım alanlarının yaygınlaştırılması ilgili bakanlığın hedefleri arasında yer alıyor.

İklim değişikliğine dirençli bitkileri bölgesel olarak araştırdıktan sonra, sizlerle paylaşmak için bamya, lavanta, mercimek ve ayrık otu olmak üzere dört farklı bitki türünü seçtik.  Okurken umarız siz de bizim gibi hem şaşırır, hem heyecanlanırsınız!

 

https://haberler.boun.edu.tr/tr/haber/bogazici-universitesinde-iklim-degisikligine-dayanikli-akilli-bitkiler-icin-calismalar-basladi

https://tr.euronews.com/2022/08/20/iklim-krizi-ciftciler-sicak-ve-kurakliga-daha-dayanikli-5-tarim-urunune-yoneliyor

https://www.tarimorman.gov.tr/TRGM/Duyuru/428/Iklim-Degisikligi-Ve-Tarim-Degerlendirme-Raporu

 

Telefon

0 216 906 0315

Email 

Sosyal Medya

  • Spotify
  • LinkedIn
  • Instagram
bottom of page