BÜLTEN | iklimler güzeldir

İKLİM BÜLTENİ

“İklim Perspektifi” Bülteni Her Hafta Yayında!

İklim krizine sadece rakamlarla değil, hikâyelerle, kültürle ve umutla yaklaşan bir bültene ne dersiniz?

“İklim Perspektifi”, iklim değişikliğini yaşamın her alanıyla ilişkilendirerek anlatan bir bülten. Her sayıda;
🌍 Güncel iklim politikaları,
🌀 Kültürel ve felsefi arka planlar,
🌱 Yerel bilgi, topluluk deneyimleri ve çözüm yolları yer alıyor.

📌 Kimi zaman Anadolu’nun iklim hafızasına kulak veriyor,
📌 Kimi zaman Yeni Zelanda’daki iyi yaşam modelinden ilham alıyoruz.
📌 Kimi zaman da “Gelecekte şehirler nasıl olacak?” gibi sorular soruyoruz.

Pozitif, düşündürücü ve kapsayıcı bir iklim anlatısı için seni de bekliyoruz.

📨 LinkedIn’de ya da Substack'a ücretsiz abone olabilir, her yeni sayıyı doğrudan alabilirsin:
👉 Bülteni Hemen İncele

İklim değişikliği ile mücadelede çözümün bir parçası olmak isterseniz bültenlerimizi okumanızı tavsiye ederiz:

Gölge Arayan Bir Gezegene Hoş Geldiniz

Susuz bırakılan köylerden, dozerle kesilen binlerce ağaca, kapatılması gereken madenlerin hâlâ faaliyet sürdürmesinden, yerinden edilen topluluklara kadar yaşanan bu yıkım sessizce yayılıyor.

Bizler, toplumsal bütünlüğün ve kültürel sürdürülebilirliğin, aynı zamanda kırsal adalet meselesiyle derin bir bağ içinde olduğuna inanıyoruz.

O yüzden, madencilik faaliyetlerinin kırsalda yarattığı ancak çoğu zaman gölgede kalan sosyal etkilerini ve mevcut mağduriyetleri görünür kılma çabasıyla, manşet örneklerini içeren bu derlemeyi hazırladık.

Madenciliğin Öteki Manşetleri

Cebimizdeki akıllı telefon, yapay zekanın altyapısı, kullandığımız elektrikli araç, yaşadığımız binaların çelik iskeletinden LED ampullere kadar hayatımızın her köşesi aynı gerçekle örülmüş durumda: Modern yaşamın teknolojik zenginliği, toprağın derinliklerinden çıkarılan madenlerle mümkün hale geliyor.

Bu teknolojik ilerleme, yüzeyde parlak bir gelecek vaat ediyor. Ancak her maden sahasının altında kalan ormanlar, kuruyan dereler, dağılan köyler ve yerinden edilen hayatlar pek görünmüyor. Çevresel ve toplumsal bedel, sessizlik içinde ödeniyor.

Farkındalık Yaratmak, Duygusal Bağ Kurmak, Gelecek Senaryolarını Görselleştirmek, Aktivizm ve Eylem Çağrısı Yapmak, Sürdürülebilir Yaşam Tarzlarını Teşvik Etmek, Toplumsal Diyalog Başlatmak

Sanat İklim Mücadelesinin Neresinde

Sanat diplomasinin yapamadığını yapıyor - anında bağlantı kuruyor. Siyasi tartışmalara girmeden, ideolojik kamplara ayrılmadan, doğrudan insani olanı konuşuyor. Bu yüzden iklim aktivizmi sanatla güçleniyor; çünkü sanat, dünya genelinde aynı anda anlayan, hisseden, harekete geçmek isteyen bir topluluk yaratıyor. Ortak kaygılarımızı ortak dille ifade etmenin gücü burada yatıyor.

Türkiye'nin iklim değişikliğinden etkilenme derecesi, hidrolojik döngülerin bozulması, kuraklık sıklığının artması, deniz seviyesi yükselmesi ve aşırı hava olaylarının şiddetlenmesi bağlamında değerlendirilmelidir. Bu fiziksel değişimler, doğrudan ve dolaylı yollardan sosyal yapıları, ekonomik ilişkileri ve politik süreçleri etkilemektedir.

İklim Değişikliğinin Türkiye'ye Sosyopolitik Etkileri

Bu bülten, iklim değişikliğinin Türkiye'nin sosyal ve politik yapısı üzerindeki çok boyutlu etkilerini incelemektedir. Akdeniz Havzası'nda yer alan ve IPCC tarafından iklim değişikliğine karşı yüksek hassasiyete sahip bir bölge olarak tanımlanan Türkiye'de, ekolojik dönüşümün sosyopolitik yansımaları giderek daha belirgin hale gelmektedir. Demografik hareketlerden kurumsal yapılanmaya, ekonomi politikalarından uluslararası ilişkilere kadar geniş bir yelpazede değişimler gözlemlenmektedir.

Adalet Temelli İklim Mücadelesi

Küresel ısınmanın sebep olduğu felaketler sonucunda, maalesef tarihsel olarak en az sorumluluğa sahip olan kesimler, en ağır bedelleri ödüyor. Kuraklık, aşırı hava olayları, deniz seviyesinin yükselmesi ve gıda krizleri özellikle yoksul ülkeleri ve savunmasız toplulukları etkiliyor. Bu durum, iklim adaletinin sadece ekolojik değil, aynı zamanda hukuki, insani ve politik bir mesele olduğunu ortaya koyuyor.

İklim Krizine Karşı: Umut mu, Eylem mi?

Sanayi Devrimi'nin insan yaşamını daha konforlu hale getirme idealiyle çıktığı yolculuk, ekonomik büyümenin ve teknolojik ilerlemenin önünü açarken, gezegenin ekolojik dengesi üzerinde derin yaralar bıraktı. İnsanlık bir yandan uzayın kolonizasyonunu tartışırken, diğer yandan kendi yarattığı kirlenmiş ekosistemlerde varlığını sürdürme mücadelesi veriyor. Bu süreç, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri derinleştirirken, çevresel boyutta iklim krizini kaçınılmaz kılıyor. Şüphesiz ki bu, yalnızca ekolojik değil, aynı zamanda bir insanlık krizidir. Antropojenik kökeni nedeniyle, sorumluluğumuz ve etkilenme derecemiz kaçınılmazdır.

İKLİM BÜLTENİ

“İklim Perspektifi” Bülteni Her Hafta Yayında!

​